Kasabamız Alaattin, 1400 lü yıllardan beri bilinen bir köy.
1860 lı yıllarda Gölhisar’a bağlı Acıpayam’ın önemli bir köyü. (Karağac-ı Gölhisar) Bu yıllarda Alaattin’in adı, nüfusu da verilerek, Konya ve Aydın İlleri vergilendirme kayıtlarında da geçmektedir.
Alaattin’in kuzeyini ve batısını çevreleyen dağlar ve bu dağlardaki yaylaların tümü kendisine aittir; Tarihinin her döneminde tarımsal ve hayvancılık amaçlı işlemiştir.Sık ormanlık olarak söz edilen dağlardan, Tavas ovasına tek geçitten ulaşılabildiği, bu geçitin de “Tona Beli” olduğu belirtilmektedir. Zamanının en işlek pazarına sahip Harahöyük’ü, Burdur ve Tavas- Hırka’ya bağlayan anayolun Üzerinde bulunan Alaattin’in tarımsal üretiminin de oldukça yüksek düzeyde olduğu, ödediği vergi kayıtlarından anlaşılmaktadır.Acıpayam’a bağlı köylerin içinde en yüksek rakamlı vergi kayıtları Alaattin’in vergi kayıtlarıdır.
Acıpayam’ın önce Aydın’a, sonra Denizli’ye bağlanmasından sonra, Bel’den geçen ticaret yolu işlevini yitirmiş, Denizli-Acıpayam yolunun işlerliği artmıştır. Günümüzde ihtiyaçtan, ihtiyaçtan önemi artmış, yeniden kullanılmaya, bakılıp onarılmaya, asfaltlanma çalışmalarına başlanmıştır.
1500 lü yıllarda,üzerinde altı değirmenin bulunduğu dağlardan köyün ovasına yayılan su, elli yıl öncesine kadar sekiz adet değirmeni döndürmekte iken, azalmış, bir kısmı de içme suyu olarak şebekeye verilmiştir. Ormanları, kontrolsüz kesim ve hor kullanımla azalmış, 1960 lı yıllarda başlatılan ağaçlandırma çalışmalarıyla, kuzey yönündekiler hariç tüm dağlarına yeniden ağaç dikilmiştir.
Alaattin modern anlamda içme suyuna 1969 yılında, elektrik ışığına 1973 yılında kavuşmuştur.
Alaattin’de tarihi boyunca düzenli bir nüfus artışı yaşanmıştır.
1530 da…………….. 27 hane……………. 198 nüfus
1570 de……………..52 hane……………. 400 nüfus
1871 de ……………147 hane……………1000 nüfus
1891 de…………….227 hane……………1170 nüfus
1914 de ……………300 hane……………1680 nüfus
1985 de …………………………………..3632 nüfus
2000 de …………………………………..2907 nüfus
2005 de belde ve yurt dışına göç nedeniyle daha da azaldığı, artmadığı söylenebilir.
1985 sonrası, dışa göçün arttığı ve aile planlaması eğitimlerinin toplum yaşamında sonuçlarının alındığı yıllardır.
Alaattin Türk konukseverliğinin tipik özelliğini de tarihi boyunca göstere gelmiştir; savaş ve kıtlık yıllarında dahi köyde, kullanılabilir durumda, bir çok konuk evi kapılarını köy dışından gelecek konuklarına açık bulundurmuştur. Hayvanları ve insanlarıyla, ihtiyaçlarının belli ailelerin sorumluluğunda, köylüler tarafından karşılanan odalar… Sayıları ona varan bu odaların adları ve sorumluları şunlardır:
1- Kerimler Odası: Kara İsa ve oğulları Haydar ve Ramazan
2- Gıdaklar Odası: Hacı Ahmet oğlu Mehmet Kahya, Gıdak Hasan ve Hüseyin
3- Hacı Abdurrahmanlar Odası: Hacı Abdurrahman ve oğulları hacıHüseyin, Osman
4- Zeybekler Odası: Hacı Halil İbrahimve oğulları Mehmet, Hacı İsmail
5- Çıraklar Odası: Çırak Ali ve Hacı Mehmet Ali
6- Hazinedarlar Odası: Mehmet Kahya oğulları Mehmet Ali, Musa ve çobanın Koca
7- Mehmet Ağalar Odası: Koca Ahmet oğlu Ali Ağa ve oğlu Molla Mustafa
8- Hacı Mahmutlar Odası: Hacı Mahmut ve oğulları Molla Ahmet, Mustafa, Ramazan, Ömer
9- Abdiler Odası: Osman Çavuş ve oğulları Molla Mehmet ve Mustafa
10- Kankırlar Odası: Hacı Süleyman Ağa ve Osman Kara
Alaattin’de 1500 lü yıllarda bir mescidin, 1700 lü yıllarda bir caminin yapıldığı, kayıtlardan anlaşılıyor.
Mektep(okul), 1400 lü yıllardan beri var; 1845 sayımında, iki mektep, ve iki öğretmenin varlığı kesin. 1895 yılı kayıtlarında, Muallim Ali efendinin Mektebinde 70 öğrenci vardır.
Cumhuriyetle ilk okul olarak devam eden eğitim- öğretim, 1970- 1971 ders yılında Orta okulun açılmasıyla daha da gelişmiştir. Günümüzde okur- yazarlık oranı yüzde yüzlere çıkmış, kasabadan yetişen eğitilmiş insan sayısı hızla artmış, tüm yurt düzeyine yayılmıştır. Kasabamızdan yetişen Profesörler, Mühendisler, Öğretmenler, Doktorlar, Hemşireler, İşçiler, İşadamları, Yurdumuzun ve Dünyanın her yerinde başarılı çalışmalarını sürdürmektedirler.
Kasabamız ziraatçiliği, tüm tarihi boyunca, hayvancılığıyla, arpa-buğday ağırlıklı tahıl, bağ ve bostan yetiştiriciliğiyle yaşadığı zamanlara damgasını vurarak gelmiştir.
Büyük ve küçükbaş hayvan, bağ ve bostanlardan elde ettiği gelirlerinden verdiği vergisiyle, çevresinde etkili bir ekonominin göstergesi olmuştur.
Keçecilik ve demircilikte üç yüz yıllık geçmişiyle El sanatlarından günümüze, sadece demircilik kalmıştır.
Demokrasiye uyumlu siyasi gelişim örnekleriyle, istikrarlı bir toplumsal yaşamı vardır.